General Info

Egzemanın nedenleri

Egzema tipleri

Spesifik lezyonlar

Tedavi

User survey
 Go!
EnglishDeutschTurkish

Mevcut Tedaviler / İlaçlar:


Topikal Tedaviler (alfabetik sırayla):


Mantar ilaçları

Yapay mikozlar sıklıkla topikal tedaviye cevap verir. Egzama durumunda, seborreik dermatitte önemli patojenik role sahip mantar enfeksiyonunu (Pityrosporum ovale = Malassezia furfur) azaltmak için ketokonazol gibi topikal anti mantar maddeleri kullanılmalıdır. Sistemik antimantar tedavisi ilgili cilt bölgesi büyük olan ve immün tehlikesi taşıyan hastalarda kullanılabilir. Ketokonazol şampuanda veya kremde bulunmaktadır (%1 veya %2). Yan etkiler arasında tahriş, yanma, pruritus ve ödem yer almaktadır.

Antiseptikler ve antimikrobiyaller

Bu maddeler yapay bakteriyel enfensiyonun eşlik ettiği egzama türleri için önemlidir. Metronidazol, klindamisin, eritromisin gibi bakteriyostatil ilaçlardan basitrasin gibi bakterisidal ilaçlara kadar bir aralığa sahiptir. Yan etkiler yanma, batma, pruritus, ertitem, tahriş ve alerjik kontak dermatittir. Topikal klidamisin ülseratif kolitis veya antibiyotikle ilişkili kolitis geçmişi olan hastalarda kontraendikedir. Tüm topikal ilaç kullanımları, formülasyonların herhangi birine karşı hipersensitivite geçmişi varsa kontraendikedir.

Soğutucu losyonlar, mebtol ve kamfor

Soğuk kompresler gibi soğutucu maddeler antipruritiktir ve kısa süreli rahatlama sağlar, ancak uzun süreli kullanımda cildin kurumasına yol açar. Bunun yanı sıra egzema için bir tedavi sağlamaz. Aynı özelliklere sahip mentol, kamfor ve/veya fenol içeren bir dizi losyon mevcuttur. Egzamatöz vilde uygulandığında yanmaya yol açabilir. Çalkalama lezyonları esas olarak cildin serinlemesini sağlar, geçici iyileşme sağlar, ancak uzun süreli kullanımdan sonra cildin kurumasına yol açarak kserosize ve asteatotik egzamaya yol açar.

Kortikosteroidler

Potensinin geniş aralığında çok sayıda kullanılabilir topikal kortikosteroidler bulunmaktadır. Yeni ABD-Amerikan potensi sıralamasına göre sınıf 1 (superpotent) ila sınıf 7 (düşük potensi) arasında bulunanlar elde edilebilirdir. Avrupa’da daha çok 4'e ayrılan bir sınıflandırma (düşük potens ila güçlü potens) kullanılmaktadır.

Topikal kortikosteroidler egzamanın orta ve ciddi formları için birinci basamak tedavisidir. Hidrokortizon veya desonid gibi daha zayıf kortikosteroidler yüz tedavisi, interiginöz bölgeleri (kasık, koltuk altı) ve pedin altında kalan alanlar için kullanılmalıdır. Vücudun diğer bölgelerine ise daha güçlü kortikosteroidler (örneğin mometazon furoat, metilprednizolon aseponat, prednikarbat, triamsinolon asetonid) uygulanabilir. Avuç içi ve ayak tabanı gibi likenifiye plakları ve bölgeleri için çok güçlü maddeler (örneğin fluocinonide, dezoksimetazon, bethasone valerate) gerekebilir. Güçlü topikal kortikosteroidlerin uzun süreli kullanımı kütanöz atrofisi, talenjiyektaziler, deri çatlakları, hipertrikoziz, akne benzeri cilt lezyonları ve taşifilaksi gibi yan etkilerin oluşma riskini taşımaktadır. Kısa süreli kullanımda ise tedaviye son verme sonrası geri tepme görülebilir. Metilprednizolon aseponat ve mometazon furoat gibi yeni dördüncü nesil kortikosteroidlerle kütanöz atrofisi riski azaltılmıştır. Ciddi egzamalarda güçlü ve çok güçlü topikal kortikosteroidlerin kullanımı cilt lezyonlarının kontrolünü gerektirebilir. Topikal kortikosteroidler herpes simpleks, herpes zoster veya varicella gibi virüs enfeksiyonlarında rosacea, perioral dermatit gibi cilt hastalıklarında ve açık yaralarda kullanım için endike değildir.

Doksepin

Bu, antihistaminik, antimuskarinik ve antiserotoninerjik etkili bir trisiklik antidepresan bileşiktir. Topikal olarak uygulanan doksepin hidroklorür kremidir (%5). Çeşitli raporlar ilacın AD, numular egzama, kontak dermatit gibi egzamatöz dermatit ve özellikle kaşıntının semptomatik tedavisinde kullanılmasını önermektedir. Doksepin iltihaplı cilde uygulandığında güçlü bir temas hassaslaştırıcı etkisi olduğunu kanıtlamıştır. Atopik dermatit için yapılan tedavilerin sistematik incelemesine göre bu tipteki bir egzama için doksepin tedavisinin yeterliliği üzerine bir kanıt bulunamamıştır.

immünomodülatörler

Topikal makrolid immünomodülatörleri (kalsineurin inhibitörleri) atopik dermatit tedavisinde onaylanmıştır. Takrolimus (FK 506) %0,03 ve %0,1 konsantrasyonuyla bir merhem olarak ve pimekrolimus (ASM 981) %1 krem olarak kullanılmaktadır. Tedavinin ilk günlerinde ilacın cilde uygulandığı bölgede kaşıntı yanma hissi ve tahriş gözlenebilmektedir. Topikal tedavi sırasında hastalardan doğal veya suni olarak güneş ışığına maruz kalma durumlarını en aza indirmeleri/ önlemeleri istenmektedir. Topikal immünomodülatörleri herpes simpleks, herpes zoster egzama herpetikatum veya varicella gibi virüs enfeksiyonlarının varlığında kullanılmak için endike edilmemiştir. Şu ana kadar, topikal kortikosteroidlerin uzun süreli uygulanmasıyla görülen ilgili kütanöz atrofisine neden olmamışlardır. Ayrıca topikal kortikosteroidlerle ilgili olanlarla karşılaştırıldığında geri tepme ve taşifilaksi azaltılmıştır. Topikal immünomodülatör tedavisinin uzun süreli yan etkilerinin kesinlikle ortadan kalkması için bu maddelere ait elimizde yeterli uzun süreli veri bulunmadığı unutulmamalıdır.

Salisilik Asit

Salisilik Asit, egzamanın keratotik formunda kullanımını etkinleştiren keratolitik, bakteriyostatik, fungisit ve fotokoruyucu özelliklere sahiptir. %5 ila 40 arasında değişen topikalde salisilik asit konsantrasyonları yaygın olarak kullanılmıştır. Aşınmış ciltte, yeni doğanlarda ve bebeklerde salisilik asidin kapsamlı uygulaması nörolojik ve gastrointestinal toksisitesiyle absorbsiyonu ve sistemik intoksikasyonu artırabilir.

Tabaklama maddeleri

Her ülkede mevcut ve kurulu değildir ancak Almanya gibi ülkelerde egzama tedavilerinin bir parçası olarak kullanılmaktadır. Jel, losyon, krem, yağlı merhem, solüsyon ve toz olarak uygulanabilmektedir. Son ikisi (solüsyon, toz) vücudun banyodan etkilenen kısımları için de kullanılabilir. Tabakalama maddeleri antiinflammatuvar ve desikatif özelliklere sahiptir ve egzamanın dishidrotik formunda uygulanmaktadır.

Tarlar

Dermatolojide üç ana tip kullanılmaktadır: ağaç tar, katran tarı ve taş tarı. Tar preparatları şampuanlarda, kremlerde ve merhemlerde mevcuttur. Numular egzama, egzamanın hiperkeratotik formları, kronik egzama ve atopik dermatit (AD) tedavisinde etkilidirler. Follikulit akne benzeri döküntüleri ve fotoduyarlılığı yan etkileridir. Cilt kanserine yakalanma riskini artırdığından genital bölgelerde ve kasıklarda kullanılmamalıdır.


Sistemik Tedaviler (alfabetik sırayla):


Antihistaminler

Antihistaminler üç sınıfa ayrılmaktadır (H1, H2, H3). H1 tipi antihistaminler ürtiker tedavisinde ve alerjik hastalıkların (örneğin saman nezlesi) bazı tiplerinde kullanılmaktadır. H1 antihistaminler ilk jenerasyon (klasik, ek sedatif işaretli ve antikolinerjik etkileri) ikinci jenerasyon (düşük sedasyon) ve üçüncü jenerasyon (minimum veya hiç sedasyon) antihistaminleri olarak üç kategoriye ayrılmıştır. Yatıştırıcı antihistaminler (örneğin hydroxycine, difenhidramine) kaşıntı-kaşıma döngüsünü kırmaya yardım etmektedir ve tercihen yatmadan önce alınmalıdır. Uyumayı önleyen kaşıntılara sahip veya Atopik Dermatit (AD) örneğinde olduğu gibi gece boyunca kaşınan hastalarda yararlıdır. AD tedavisinde uygulanan H1 antihistaminlerin değeri klinik çalışmalarda tartışmalara yol açmaktadır ve kanıtlar hala yetersizdir.

Siklosporin

Orijnal preparat (Sandimmune®) ve mikroemülsiyon (Neoral®) olarak iki form mevcuttur. Atopik Dermatit’te siklosporin kullanımı oldukça iyi çalışılmıştır ve tedaviyle iyileşen hasta yüzdesinde artış olmuştur. Tedavinin sona ermesinden sonra nüksetmeler olabilmektedir. En iyi kullanımı 2,5-5,0 mg/kg vücut ağırlığı/gün dozajındaki kısa süreli temelde (< 6-12 ay) olandır. Yan etkileri hipertansiyon, hipertrikoziz ve dişeti hiperplazisidir. Dermatolojik hastalarda iki yıldan daha az uygulandığında, malignite risk artışı yoktur. Siklosporin teratojenik değildir ancak bu ilacın hamilelik sırasında kullanımı sadece tedavinin potansiyel faydalarının risklerine ağır bastığı ciddi vakalarda kabul edilmelidir. Kontraendikasyonları; karaciğer fonksiyon bozukluğu, böbrek fonksiyon bozukluğu, kontrol edilemeyen hipertansiyon ve gut / yüksek ürik asittir.

Kortikosteroidler

Sistemik kortikokosteroidler kontak dermatit, fototoksik/fotoalerjik dermatit ve atopik dermatit (AD) akut formlarının tedavisinde kullanılan güçlü antiinflammatuvar ilaçlarıdır. Egzama tedavisinde kısa süreli bir periyotlar (< 4 hafta) için uygulanmaktadır. Prednison gibi bir orta süreli bir etkiye sahip oral madde tek dozda verilir. Ciddi dermatozlarda, daha iyi bir başlangıç kontrolü için doz günde iki ila dört parçaya bölünebilir. Günlük doz hastalığın şiddetine ve hastanın vücut ağırlığına bağlıdır ve prednison için başlangıçta 40-60mg olabilir. Mineralkortikoid etkilerinin azaltılması gerekirse metilprednizolon tercih edilmelidir. Ayrıca kortikosteroidlerin intramüsküler ve intravenöz uygulaması çok ciddi egzama formlarında da mümkündür. Triamsinolon asetonid gibi uzun süreli etkiye sahip intramüsküler maddeler yılda yaklaşık 4-6 defadan fazla uygulanmamalıdır. İntravenöz uygulaması egzama hastalarında çoğunlukla gerekli olmamakla birlikte kullanımı sadece çok ciddi formlarla sınırlıdır. Genel olarak, kortikokosteroidler intravenöz olarak uygulandıktan sonra oral yoldan bakım temelinde uygulanmaya devam eder. Kısa süreli tedavide yan etkiler genellikle yaygın değildir. Yan etkiler oluştuğunda, gastrointestinal intolerans, halsizlik, kas etkileri, iştah artışı, kilo alışı, ruh hali değişiklikleri, sinirlilik, akneiform döküntüleri, enfeksiyon artışı, kontrolsüz diyabet ve yara iyileşme bozukluğu olarak görülebilir. Sistemik kortikosteroid kullanımı etkin peptik ülserde, etkin tüberkülozda, şiddetli depresyonda veya psikozda kontraendikedir ve maddeye aşırı duyarlı olarak bilinir.

Retinoidler

Hücresel farklılaşma ve proliferasyonda çoklu etkisi olan vitamin A’nın yapısal ve işlevsel analoglarıdır. Egzama tedavisiyle ilgili olarak, el ve ayak hiperkeratotik egzaması ve ciddi ihtiyosis gibi boynuzlaşma bozukluğuyla bu türdeki rahatsızlıklarda etkilidir (endikasyonları onaylanmamıştır). Tedaviye son vermek cilt hastalığının nüksetmesine neden olabilir. Standart dozaj 25-50mg/gün aralığında vücut ağırlığına bağlıdır. Kuru dudaklar dudak iltihabı, burun ve ağız mukozası, kseroftalmi, blefarokonjunktivit, korneal ülser, cilt kserozis, saç kaybının yayılması veya bölgeselleşmesi ve dislipidemisi gibi doza bağlı mukokütanöz semptomları yan etkileridir. Retinoidler hamilelik boyunca, böbrek yetmezliği, karaciğer fonksiyon bozukluğu ve lipometabolik bozukluklarıyla kontraendikedir. Doğurganlık yeteneği olan kadınlarda yeterli kontrasepsiyon gerçekleştirilmelidir.

Diğer:


Fototerapi

Bazı hastalar doğal güneş ışığından yararlanabilirken (atopik dermatit, numular egzama, hiperkeratotik çatlaklı egzama) diğerleri olumsuz etkilenebilmektedir (örneğin seboreik egzama, akut kontak dermatit). Kullanılabilir fototerapi içeren UVB, UVA, birleşik UVA/UVB, uzun-dalgaboylu UVA1, dar-bantlı UVB ve psoralenli (PUVA) fotokemoterapi sistematik, topic veya banyo etme şeklinde uygulanabilir. Uygun hastalarda topikal tedaviye ek olarak fototerapinin profesyonel gözetim altında uygulanması kesinlikle yararlıdır. Terapötik başarı yeterli endikasyon için fototerapinin uygun seçiminin yapılmasına bağlıdır. Uygun bir fototerapi rejiminin seçilmesi hastanın kişisel yapısı ve gereksinimleri göz önünde bulundurularak dermatolog tarafından yapılmaktadır. Bazı hastalar donanımın neden olduğu sıcağa tolere edemezler. Yan etkiler UV ışığının tipine, hastanın UV duyarlılığına (cilt tipi), tedavi süresine ve uygulamaya maruz kalma sayısına bağlıdır. Fototerapinin kısa süreli yan etkileri güneş yanığı, eriteme, kserozis ve herpes simpleks enfeksiyonlarının sıklığının artmasıdır. Uzun süreli yan etkileri kütanöz malignitelerinin indüksiyonu gibi foto yaşlanma ve karsinojenlerdir.

Çeşme suyu iyontoforesizleri

Yerel çeşme suyu iyontoforesizi hiperhidroz ve dishidrozla ilgili tüm egzama formları için fiziksel bir prosedürdür (veziküllerin nüksetmesi). Başlangıçta her gün 10-15 dakika uygulanır ardından semptomların izin verdiği ölçüde yavaşça haftada 2-3 defaya düşürülür. Alınan olumlu sonucu sürdürmek için dishidroz/hiperhidroz tedavi edilse bile haftada bir yerel iyontoforesize devam edilmesi önerilmektedir. Tedavi sırasında görülen yan etkileri karıncalanma, batma ve yanma hissidir. Yerel çeşme suyu iyontoforesiz kullanımı aşağıdaki durumlarda kontraendikedir: açık el lezyonları ve yaraları, kardiyak aritmi, kardiyak kalp pili, eldeki metal implantlar ve hamilelik.

Çeşitli:

Akupunkturun alerjik kontak dermatit ve inatçı kaşıntı tedavisinde başarılı olduğu bildirilmiştir ancak kontrollü klinik deneyler yeterli değildir.

Topikal kapsaisin: Kapsaisinin kırmızı biber keskin maddesi egzama gibi bazı puritik dermatozda topikal bir tedavi olarak etkili olduğu görülmüştür (liken simpleks, numular egzama, egzamanın purigo formları). Bu bir etiketsiz kullanımdır. Yeterli bir etkililik için günde 3-5 tekrarlı uygulama gereklidir. Kapsaisin konsantrasyonu %0,025 ila %0,1 aralığındadır. Düşük konsantrasyonla başlanıp ardından her 3-5 günde artırılması önerilmektedir. Tahriş oranını artırdığından dolayı yüzde ve genital bölgede kullanılmamalıdır. Yan etkileri kızarıklık, yanma, batma ve kaşıntı artışı olarak tedavinin ilk 3-5 günüyle sınırlıdır. Bu semptomlar terleme sonrasında ve sıcak suyla duş alındığında daha belirgin olur. Açık yaralarda ve mukus membranlarda topikal uygulaması kontraendikedir.

Çin bitkisel tıbbıyla kontrollü klinik deneylerde Atopik Dermatit (AD) ile ilgili çeşitli sonuçlarla çalışılmıştır ancak atopik egzama tedavisinin sistematik incelemesine göre Çin bitkisel ilaçları hususunda yeterli kanıt bulunamamıştır. Çin bitkisel ilaçları steroidal olmayan antiinflamatuvar etkinliklere sahiptir ve buna ek olarak bazılarında antihistamin ve immünosüpresif özellikleri vardır. Sonuç olarak AD’nin inflamatuvar karakterini hedefledikleri görülmektedir. Yan etkileri hepatotoksisite, destek ve kullanımın sürekli kalitesinin gerekliliğidir. Bazı Çin bitkisel preparatlarında kortizon saptanmıştır bu da etkililiklerini bir ölçüde açıklamaktadır.

Primula yağı (linoleik ve alfa-linoleik asitleri) ve balık yağı (eikosapentaenoik asidi) gibi diyetsel lipit desteğinin çift körlü AD tedavisinde, plasebo kontrollü deneylerinde ve AD için yapılan tedavinin sistematik incelemesinde herhangi bir avantajı görülmemiştir.

Psikolojik yaklaşımlar: Psikolojik faktörlerin fiziksel hastalıkların sürecini etkilediği düşüncesi giderek daha çok netlik kazanmıştır. Çalışmalar grup psikoterapisi, destek grupları ve biyogeri beslemenin AD ve kaşıntı gibi cilt hastalıklarının farklı formlarında yaşam kalitesinin artmasına yardım ettiğini göstermiştir.



DermIS.net Uni Heidelberg